RÜYA NEDiR Bilim adamlari arasinda uzun yillar arastirmalara ragmen bir türlü cözüme kavusturulamayan rüyanin varligi hala sirrini korumakta ve kesfedilmeyi beklemektedir.
Rüya konusunda Dogu ve Bati bilginleri arasinda zaman zaman farkli yaklasimlar sergilenmis ; Bati bilginleri genelde rüyanin insanin günlük yasantisi sonucu gördügü sey olarak yorumlarken , Dogu bilginleri bu görüse katilmakla birlikte Allah`tan gelen ilahi bir mesaj olarak ta görmüslerdir. Hazret-i Peygamber`e inen vahyin sadik rüya ile baslamasi ve Kuran-i Kerim` in bir cok ayetinde bazi peygamberlere rüya ile birtakim gerceklesecek olaylar hakkinda isaretler verilmesi islam alimlerini rüyanin üzerinde yogunlasmasina sebep teskil etmistir. Mesela Kur`an-i Kerim`de Yusuf (AS)`in rüyasi , Hazreti ibrahimin , oglunu kurban etmek hususunda gördügü rüya ile amel etmesi islam alimleri acisindan bir örnek olmustur. Erzurumlu ibrahim Hakki , Marifetname isimli eserinde insan kalb ve ruhunun uyku ve ölümle temizlendiginden bahsederek söyle der: "Ehlullah demislerdir ki; Ruhun berzah alemine acilmis iki penceresi vardir: uyku, ilham.
Rüyada bazen insan ilerde basina gelecek halleri aynen, bazen de rumuzlu görür ki, bu ancak tabir ettirilmekle ögrenilir. Eger duyu organlari dis aleme kapali , gönül aynasi her türlü kötülüklerden temizlenmis , cilali ise Levh-i mahfuzdaki manevi suretler ve bilinmeyen emirler gönül aynasina akseder ve görülür. Eger duyu organlari dis alemle mesgul, gönül aynasi pasli ise , ruh, bu alemi seyredemez.
Ruh rüyada , duyularin hafizada biraktigi hayallerle ugrasir." Mevlana Celaleddin-i Rumi-nin meshur Mesnevi`sini serh eden büyük islam bilginlerinden Sari Abdullah ise, rüya hakkinda söyle demektedir: "insanda iki nevi ruh vardir: Biri hayvani ruh, ötekisi de rahmani ruhtur. Hayvani ruh, daima insandan ayrilmaz.
Tuzun eti muhafaza ettigi gibi, insani kokmadan korur. Rahmani ruh ise, insana uyku halinde alemi melekutu seyrettirir; ahvali gaybi havassa aksettirir." Batili bilginler ; özellikle Freud, Fromm, Jung rüya konusunda cesitli ve uzun yillari alan arastirmalar yapmislar ve rüyayi insan hayatinin vazgecilmez unsurlarindan biri olarak görmüslerdir. Freud, rüyayi cocuksu ve akildisi arzularimizin bir tatmini olarak görmektedir. Rüyalarimizi olusturan motifleri akildisi arzularimiz ve düsüncelerimiz olarak yorumlamaktadir. Uykumuzda, gündüzleri varliklarindan haberdar olmadigimiz veya olamadigimiz dürtülerimiz canlanmaktadirlar. Bilincimiz tarafindan bastirilan ve dislanan akildisi nefret, hirs, kiskanclik ve özellikle de carpik cinsel arzular, rüyalarimizda birdenbire ortaya cikiverirler.
Freud bu akildisi arzulari icimizde tasidigimizi , fakat toplumun etkisi nedeniyle onlari bastirmakla kurtulamadigimizi iddia etmektedir. Uyku sirasinda bilincimiz tarafindan uygulanan kontrol azaldigindan, bu arzular canlanirlar ve kendilerini rüyalarimiz araciligi ile belli ederler. Jung`un rüya yorumuna gelince , onun rüya yorumuna yaklasimi rüyanin amacini sorgulamak ve bilincaltinin belirli bir sembolü neden sectigini ve rüyayi gören kisiye kendi yasami ve yasamina karsi tutumu hakkinda ne göstermeye calistigini anlamakti. Jung sembollerin rüyayi görene özgü bir gücü oldugunu ve dar bir yorumla sinirlanamayacagini iddia etmektedir. Büyük rüya yorumcularindan Erich Fromm ise rüyalari unutulmus bir dil olarak görür ve gecmisin insanlar icin rüya ve hayallerin zihnin en önemli ifadeleri arasinda oldugunu söyler. Ona göre rüya sembolleri evrensel, geleneksel ya da rastlantisaldir. Rastlantisal semboller kisiseldir ve bireysel cagrisima iliskindirler. Geleneksel semboller tek anlamlidir. Evrensel sembollerin -örnegin günes- sicak ve isik gibi evrensel anlamlari vardir.
RÜYA KAc SANiYE SÜRER? Bilim adamlari rüyanin süresi üzerinde kesin bir sonuca varamadilar. Bir kismi birkac saniye sürdügünü iddia ederken bazilari da saatlerce devam eden rüyalarin mevcut oldugu fikrinde israr etmekteydiler. Bu tartismalar devam ederken, Dr. B. Klein adinda Amerikali bir bilim adami yardimcilari ile birlikte hummali calismalara koyuldu. Gönüllü olarak sectigi bazi kimseleri hipnotize ederek uyuttu. Belli bir süre sonra uyandirip rüyalarini dinledi. Neticede, bir rüyanin yirmi saniyeyi gecmeyecek kadar kisa sürdügünü tespit etti. isin enteresan tarafi suydu ki ; uyandirdigi gönüllüler üc bes saniye süren rüyalarini saatlerce anlatabiliyorlardi. Hatta bir kisminin rüyasi yazilsa ortaya kalinca bir macera romani cikabilirdi. Dr. Klein yilmadan tecrübelerini sürdürdü. Bu is üzerinde sarf ettigi pek cok mesai sonunda vardigi netice; en uzun rüyanin doksan saniyeyi gecirmedigi idi. Bu konudaki calismalarin ardi arkasi kesilmedi. Chicago Üniversitesi uzmanlarindan Dr. Kleitman ve ögrencisi Aserinsky 1953 yilinda genis capta calismalara basladilar. Objektif deneylerini daha sonra nörofizyolojik sahada devam ettirdiler. Dr. Kleitman otuz yildan beri kendisini rüyadan mahrum etme denemeleri yapmaktaydi. Fakat hic bir zaman bir haftadan fazla tahammül gösterememisti. Otuz yillik calismasi aradigi sonucu vermeyince baskalari üzerinde degisik denemeler yapmaya basladi. Deneyin sonunda , rüya esnasinda kisa ve uzun süren süratli göz hareketlerine sahit oldu. Denemeye tabi tuttugu kimseleri, göz hareketlerinin basladigi ve bittigi devrenin muhtelif bölümlerinde uyandirdi. Böylece her defasinda kisilerin rüya görmekte oldugunu ögrenmis oldu. Bu tespitin dogrulugunu ilim cevrelerine delilleriyle sunmak geregini duydu. Ömrü boyunca hic rüya görmediklerini iddia eden kimseleri toplayip onlar üzerinde tecrübeler yapti. Göz hareketlerinin basladigi anda uyandirdigi bu kimseler hayret ve saskinlik icinde ilk defa rüya gördüklerini söylediler. Dr. Kleitman bundan su sonucu cikardi. Herkes rüya görmekte, fakat bazi kimseler rüyalarini hatirlayamamaktadir. Rüyanin objektif olarak en kuvvetli delili ise uyumakta olan kimsenin süratli göz hareketleridir.
RÜYA iLE AMEL EDiLiR Mi? insanin sorumlu oldugu saha vardir. Bu da uyaniklik halidir. Yani insan uyaniklik halinde sorumludur, uyaniklik haricinde uyku ve bayginlik gibi yaptigi islerden sorumlu tutulmamistir. Dolayisiyla insan rüyasinda yaptigi is ve davranislardan, söyledigi sözlerden sorumlu degildir. Hatta bir insan rüyasinda dinden cikacak kelimeler söylese dinden cikmis sayilmaz. Konuya bu acidan baktigimizda ister olumlu ister olumsuz manada rüyalarla gelen haberler objektif bir deger ifade etmez. Baglayici bir delil kabul edilemez. Rüya yorumunda rüyanin iyi ve isabetli yorumlanmasi esastir. Bundan dolayi da ruya yorumlayacak kisinin ehil olmasi sarttir. Rüyada Kur`an ve Sünnete aykiri ,ters bir durum oldugu takdirde bununla amel edilmesi mümkün degildir. Mesela rüyanizda size bir insani öldürmeniz emrediliyorsa veya intihar etmeniz isteniyorsa bununla amel etmek söz konusu olamaz. cünkü bir insani öldürmek ve intihar etmek Kur`an-i Kerimde ve Sünnette haram kilinmistir. Bu rüyayi bir insan defalarca ayni sekilde görse yine de gördügü rüyayla amel edemez ve Kuran ve Sünnet disina cikamaz. Kuran ve sünnette tespit edilen hükümler dogrultusunda amel etmek zorundadir. Bu gibi örnekleri cogaltmak mümkündür. Bununla beraber, rüyalarin mübah meselelerde, rüyayi görene münhasir kalmak sartiyla, yönlendirici bir fonksiyonunun oldugu da kabul edilebilir. Yalniz bunun bile Kur`an ve sünnette ictihad edilerek cikarilmis bir hüküm ölcüsünde agirliginin oldugu söylenemez.
RÜYADAKi HiKMET (Gercek bir öykü...)Evin bahceye bakan kapisi coktan acilmis, sofa ve dis kaldirimlar erkenden tertemiz olmustu. Evlendiginden bu yana, aylar gecen gelin , ilk defa baba ocagina gidecegi icin sevincten ici icine sigmiyordu. Bu ruh haliyle, trenleri kalkmadan mutlaka her isi bitirip, kayinvalidesine temiz bir ev birakmak istiyor; bir yandan da ayrilik eleminin tesiriyle, sevdiklerinin kiymetini ancak anlayabildigini düsünüyordu. Sonra bütün ev halki nese icinde kahvalti yaptilar. Yalniz evin yasli dedesi haric. O bu saatlerde Kur`an`iyla bas basa olmayi tercih ediyordu. Sira vedalasmaya geldiginde gelinle damat her kusluk vakti, yasli adamin yemeyi sevdigi yogurdu bir tepsiye yerlestirip, yanlarina almayi ihmal etmediler. Yanaklarinda tatli bir gülücükle, ilk onun odasina girdiler. ihtiyar, Kur`an-i Kerim`i arkasindaki rafa kaldirip, bin bir duayla yogurt canagini aldi. istahla kasiklamaya basladi. "-Sizin yolculuk ne zaman, yavrularim?" "-Hemen simdi dedecigim. Hanimimla önce sana veda etmek istiyoruz." Büyükbaba aniden basini kaldirdi. Elinin tersiyle dudaklarinin kenarina bulasan yogurt artiklarini silmeye calisarak; "- Varolun evladim..." dedi. "Ama sunu iyi bilin ki , bugün suradan suraya adiminizi attirmam sizin." Onun kesin bir dille konustugunu gören genc kadin; "-Ne oldu ki dedecigim? diye sormak istedi. O sirada ihtiyar, yasindan umulmayacak ceviklikle yerinden firladi. Duvara dayali bastonunu kaptigi gibi, havaya dogru sallayip; "Bana bak gelin kizim! dedi" "Dün gece rüyamda cariklarimi kaybettim. Ne zahmetlerle aradim, durdum da bir hafta aradan sonra ancak bulabildim. O yüzden Allah`in izniyle gelecek hafta bu güne kadar kimse bu evden cikmayacak, vesselam; ama beni saymiyorsaniz, o baska..." Gülüsmeler oldu. Arkalarinda bütün aile halka olmus, onlari seyrediyorlardi. Sofadaki hazir duran valizlere bakti gelin. Tekrar islak gözlerini ihtiyara cevirdi; ama nafile. O coktan yogurt kasesini eline almisti bile... Kocaman bulutlar gelinin basinin üstünü beklenmedik bir anda kaplayivermisti. Birden kocasinin; "-Asla senin duani almadan , surdan suraya adimimi atmam canim dedem. Meraklanma!" diye konustugunu duyunca dayanaksiz, yorgun mindere cöküverdi. Ne care. Saygisi susmasini icap ettiriyordu. Aldigi terbiye de esine sikayette bulunmamasini gerektiriyordu... Ev halki , bir gün sonra aldiklari bir haberle saskina döndüler. Üzülsünler mi, sevinsinler mi bilemediler. Bir gün önce onlarin binecegi tren, korkunc bir kaza yapmis, yolcularin bazisi agir yaralanmis, cogu da hayatini kaybetmisti...
RÜYA ELEKTRONiK CiHAZLARLA TESBiT EDiLEBiBiLiR Mi ? Dr. Kleitman, uykularini müsahede altinda tuttugu kimselerin (EEG) elektroensefalogranik ve (EKG) elektrokardiagramlarini cihazlarla tespite basladi. Bu calismalarin sonucunda; rüyanin varligina delil olarak gösterdigi göz hareketlerine , heyecana bagli kalp atislarini da ilave etmis oldu. EEG`nin verdigi sonuc oldukca dikkat cekiciydi. Rüyanin basladigi andan itibaren, agir bir ahenk icinde devam eden uyku halini gösteren cizgiler ritmik bir hal aliyor, uyaniklik halindeki sekilleriyle cihazin kagit seridi üzerine kaydoluyordu. Sekiz kisi üzerinde yapilan bu deneyler on gün devam etti. Her defasinda elektronik cihazin kaydettigi egri bügrü cizgiler dikkatle incelendi. Ve su sonuca varildi: Rüya, uykunun yüzde yirmilik bir bölümünü teskil etmektedir. Bu durumda ; sekiz saat uyuyan bir insanin uykusunun ilk saati agir ve rüyasiz gecmektedir. Bundan sonraki on dakika icinde rüya görülmekte ve sonra yine bir bucuk saat sürecek agir uyku devresi baslamaktadir. Sonra yirmi dakikalik bir rüya ve yine bir bucuk saatlik agir uyku... Uykunun bundan sonraki kisminda ise otuz dakikalik bir rüya fasli daha vardir.
Nihayet yine uyku ve onu da uyanma takip eder.